Feribot işletmeleri tarafından 3 Eylül’de Midilli Ticaret Odası’nda yapılan toplantıda, geçersiz evrakla Yunan adalarına yolcu getirdiği iddiasıyla, mülteci yasasına istinaden 13’ü Türk, 1’i Yunan toplam 14 feribot işletmesine uygulanmak istenen cezai yaptırımların hukuki dayanaktan yoksun olduğu vurgulanmıştı..
Yunanistan’ın saygın ulusal gazetelerinden Kathimerini / Günlük, Türk feribot işletmecilerinin Midilli toplantısını haber yaptı. Anthis Pazianou imzasıyla yayınlanan haberde Midilli Ticaret Odası Başkanı Vaggelis Myrsinias ile Midilli Turizm Acenteleri Birliği Başkanı Panayotis Hatzykiriakos’un görüşlerine yer verildi.
SORUN YUNAN PARLAMENTOSUNA TAŞINIYOR
Midilli toplantısında 14 feribot işletmesi adına konuşma yaparak sorunu dile getiren TURYOL Yönetim Kurulu Üyesi Kadir İnandı, Kathimerini gibi saygın bir yayın organının kendilerine sahip çıkan bir haber yapmasının, sorunun çözümüne yönelik umutlarını artırdığını söyledi. İnandı, “Yunan Ulaştırma Bakanı ile randevu tarihinin birkaç gün içinde, pazartesi veya salı belli olacağını düşünüyorum. Ayrıca Midilli toplantımıza katılan Yeni Demokrasi (Nea Dimokratia) Partisi Milletvekili ve Adalet eski Bakanı Haralambos Athanasiou’nun konuyu partisinde gündeme getirdiği ve partinin de konuyla ilgili meclise soru önergesi vereceğini öğrendik. Çözüme hayli yaklaştığımızı söyleyebilirim” diye konuştu.
CEZAİ YAPTIRIM HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN
Geçtiğimiz 3 Eylül Pazartesi günü, Kaş ile Ayvalık arasında Türk limanlarından karşı Yunan adalarına sefer düzenleyen 13 Türk feribot işletmeleri ile onların adalardaki Yunan acenteleri Midilli Ticaret Odası’nda bir toplantı düzenlendi. Toplantıya Sakız – Çeşme arasında feribot seferleri düzenleyen Yunanlı Sunrise firması da katıldı. Toplantıda; Yunanistan İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen tebligatlarla, yasal olmayan, geçersiz evrakla yolcu getirdiği iddiasıyla, mülteci yasasına istinaden söz konusu 14 feribot işletmesine uygulanmak istenen cezai yaptırımların hukuki dayanaktan yoksun olduğu vurgulandı. Yunan ilgili makamları tarafından gerekirse yasanın ilgili maddelerin revize edilmesi ve bugüne kadar tebligatı yapılan tutanakların da iptal edilmesi talep edildi. Tebliğ edilen cezalar yolcu başına 5 bin ile 30 bin Euro arası uygulanabilecek. 2011 yılından bu yana tutulan tutanak sayısı ise 264. Bu durumda minimum 1 milyon 320 bin, maksimum 7 milyon 920 bin Euro ceza kesilmesi söz konusuydu.
YUNAN BAKAN SORUNU HEMEN ÇÖZMELİ
Kathimerini gazetesinde, Midilli toplantısıyla ile ilgili ne yazılması gerekiyorsa aynen yazıldığını söyleyen Jalem Tur yöneticisi Kaptan Ali Jale, “Gazete feribot işletmecileri olarak bizlerin ne istediğimizi dile getirmiş. Acente ve feribot firmaları olarak bu cezalarla alakamızın olmadığını iddia ettiğimiz yer almış. Bir de Yunan bakanın sorunu hemen çözmesi gerektiğini, yoksa iki ülke arasında taşımacılığın ve ticaretin tehlikeye düşeceği vurgulanmış. Kısacası tamamen bizi destekleyen bu haber için Kathimerini gazetesine içtenlikle teşekkür ediyorum” dedi.
MYRSİNİAS: HATLAR KAPANIR..
HATZYKİRİAKOS: YOLCU ZATEN CEZALANDIRILIYOR, BAŞKA CEZA GEREKSİZ..
Gazetedeki haberde; Midilli Ticaret Odası Başkanı Vaggelis Myrsinias, 2011’den bu yana özellikle pasaportunda Kıbrıs Türk kesimi mühürü olan yolcu getirdikleri için gemi acentelerine 30 bin Euro’ya kadar ceza uygulanmak istendiğini, kalabalık dönemlerde bu damgaların gözden kaçtığını, cezaların uygulanması durumunda hatların tamamı kapanacağını ve adalarda turizm çok kötü etkileneceğine dikkat çekerken, Midilli Acenteler Birliği Başkanı Panayotis Hatzykiriakos ise, zaten gemi içinde bütün gün bekletilen kişi geri iade edildiğinden başka ceza gerektirecek bir durumun olmadığını dile getirdi.
TÜRK TURİSTE ÖVGÜ
Yasadışı yollarla Yunanistan’a gelmek isteyenleri engellemek için çıkarılmış bir yasanın amacını aştığı yorumunun da yapıldığı haberi tam bir tarafsızlık ilkesiyle yayınlayan Kathimerini gazetesi, daha önce yayınladığı başka bir haberi ‘Türk Turistlerin Çıkarması’ manşeti ile vermişti. O haberde, ‘Kuzey Ege’deki adalar nefes alıyor zira, diğer ülkelerden gelen turistlerde azalma varken, Türk sahilleri ile Yunan adaları arasındaki iletişim her yaz daha da gelişiyor. Türk turist sayısı artıyor’ ifadeleri yer almıştı.
MİDİLLİ TOPLANTISININ ARDINDAN NE DEMİŞLERDİ
Asım Başaran / Turkish Sealines sahibi
Midilli Adası’na yaptığımız bu ziyaretin amacı, sesimizi ilgili devlet kurumlarına duyurmaktı. Bu hadisenin haksız bir uygulama olmasından dolayı, yetkili makamları duyarlı hale getirip, bu haksızlığı gidermeleri noktasında teşebbüslerde bulunduk. Midilli Ticaret Odası yetkilileri bu konuyla ilgileneceklerini bizlere söyledi. Biz de sektörümüzün Ege Bölgesi’ndeki temsilcisi DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı ile Kaş’tan Ayvalık’a kadar bütün feribot firmaları birer temsilcisi Midilli Ticaret Odası’nın davetlisi olarak adaya geldik. Bizi hoş karşıladılar ve samimi bir ev sahipliği yaptılar. Bu uygulamanın feribot firmalarına çok ciddi külfetler yükleyeceğinin idrakine vardılar. Ciroları aşan cezalar söz konusu. Bize ‘kaçak yollardan ülkeye adam sokma ihlali’nden işlem yapıyorlar. Ama biz hiç kimseyi kaçak yollardan ülkelerine sokmuyoruz. Hepsi polis kontrollerinden geçerek, önden de deklare edilerek bu uygulamalar yapılıyor. Bazen kişinin kalma süresi dolduğunda, kaldığı gün limitini aşmış oluyor. Bundan dolayı da bize ceza yazıyorlar. Biz bunu bilemeyiz, ölçemeyiz. Pol-net gibi bir ağımız olmadığı için ya da Yunan Pasaport Polisi’nin sahip olduğu bilgi işlem ağımız olmadığı için, bir yolcunun kalma süresinin ne kadar olup olmayacağını bilemeyiz. Biz sadece vizesine bakarız, vizesi geçerli midir, değil midir? Bu tip uygulamalarda da maruz kaldığımız cezalar, yaşam hakkımızı elimizden alacak boyutlara geldi. Orantısız bir ceza uygulamasına maruz kaldığımız için, bu haksızlığı ortadan giderebilmek için bütün arkadaşlar, sektör temsilcileri olarak Midilli’ye gittik. Orada hem bu cezaları yazanlar, hem bölge valiliği yetkilileri, hem de emniyet yetkilileri bu konunun haksız bir uygulama olduğunu ifade eden cümleler kullandılar. Biz de bütün bu o salonda bulunan herkesin bu haksızlığı idrak ettiğini gördük. Şimdi gönül arzu ediyor ve bir an önce sabırsızlıkla bekliyoruz ki, Yunanistan’ın yetkili makamları bu yönetmeliği düzeltecek kararları bir an önce alsınlar. İki ülke arasında yıllardır devam eden bu ticaretin ve dostluğun gelişmesini, aynen devam etmesini arzuluyoruz. Yanlış anlaşılmasın, ‘Biz şunu yaparız, bunu yaparız’ demiyoruz ama, yaşayamayacak duruma geliriz, eğer bu cezalara maruz kalırsak. Hepimizin yaşayamayacak bir duruma geliyor olması da iki ülke arasındaki ticareti kesintiye uğratır. Bunca yıldır biriktirilen, emek verilen karşılıklı ticaret ve dostluğun sekteye uğramasına sebebiyet verir. Biz de bu konuda yetkilileri daha hassas davranmaya davet ediyoruz. Yunan yetkililerden bu konuda daha bir inisiyatif ve insaf bekliyoruz. 10 binde 1’e tekabül eden bir ihmal durumu ile ilgili böyle bir uygulama yapıyor. Bu uygulamayla bize derler ki; “Bizim ülkemizin kriterlerine göre, bu insanlar ülkemize girme hakkına sahip değiller. Al bunu geri götür.’’ Tamam, saygı duyarız. Zaten alıp geri götürüyoruz. Alıp geri götürmedim mi? Kaçtı mı? Bana o cezayı uygula, sebebiyet verdim diye. Öyle bir durum da vuku bulmamış, karaya da çıkmamış. Hiçbir ihlal durumu söz konusu değil, sadece bazen gözden kaçabiliyor. Vizesi yarın başlıyordur, bugün seyahat etmiştir. Genelde vizesinin bitiş tarihi bizim dikkat ettiğimiz bir husus. Vizesinin bitiş tarihine daha zaman varsa bilet keseriz, ama başlangıç tarihi bazen gözden kaçabiliyor. Siz zaten vize vermekle soruşturmasını yapmışsınız, ‘Schengen bölgesine gidebilmeye haizdir’ demişsiniz, belgeyi de pasaportuna yapıştırmışsınız. Varsayalım vizesi bir gün sonra veya iki gün sonra başlayacak. O zaman da dersin ki ‘Arkadaş ben bu işi prosüdürüne uydurmak için kapı vizesi uygularım, 35 Euro ver, ekstradan iki gün vize vereyim ona. Çünkü bu insan kaçak değil, mülteci değil, gayrı meşru yollardan şaibeli bir kişi değil..
İşte bütün bunların yarattığı mağduriyetleri üst üste koyduğunuz zaman, biz şahıs firmalarının altından kalkabileceği boyutları hayli aşmış bir durumla muhatap oluyoruz. Bir de KKTC meselesi var tabii. O damgaları da biz o kadar damganın arasından sürekli ayıklayıp, bulma konusunda çok zorlanıyoruz ve bazen gözden kaçıyor. Bir pasaport 60 sayfa. Farkında olan hiçbir feribot firması KKTC damgalı birini göndermez. Ayrıca siz KKTC’yi devlet olarak tanımama kararı almış olabilirsiniz. Yunanistan’a gelen herhangi bir kişinin pasaportunda KKTC damgası varsa, ki dikkatten kaçmış, bundan dolayı feribot firmasını neden cezalandırıyorsunuz? Cezalandır oraya gitmiş olan insanı. Biz zaten gerekli uyarıları yapıyoruz, ofislerimizde, gümrükte, pasaport polislerinin önündeki camda uyarı yazıları var. Hatta biletlerimizin arkalarında bile yazıyor. Bu konuyu da bu şekilde dikkatlerine sunmak istiyorum. Eğer bunu da uygulamada değerlendirecek bir husus olarak dikkate alırlarsa memnun oluruz. KKTC’yi ziyaret eden Türkler zaten kimlikle gidebiliyorlar, eğer Yunanistan’a da gitmeyi düşünüyorlarsa pasaportlarına damga vurdurmuyor, kimlikleriyle giriş çıkış yapıyor. Türk devleti bu konuda bir iyileştirme yapmış. Şimdi bir iyileştirme de Yunan devletinden bekliyoruz. Eğer KKTC damgasından dolayı ceza kesmek istiyorlarsa, feribot firmalarını değil, kişileri cezalandırsınlar. Bu iki hususu, buradaki niyeti, amacın ne olduğunu daha iyi idrak etmelerini Yunan otoritelerinden istirham ediyoruz. İki ülke arasındaki sıcak ilişkileri, ticareti ve dostluğu pekiştiren bu aktivitelerin ortasına lütfen darbe vurmasınlar. Kötü bir amaç yok iki taraf için de. Hatta Yunanistan tarafı için daha faydalı bir sonuç var ortada. Çünkü Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı ile ister Türk, ister yabancı olsun Türkiye’den Yunanistan’a giden turist sayısı arasında ciddi anlamda fark var. Yüzde 30’a 70, yüzde 20’ye 80 civarlarında Türkiye’den giden turist sayısı lehine oranlar var. Türkiye’den gidenler çok daha fazla. Doğal olarak Yunan adaları bu işten daha fazla istifade ediyorlar. Onun için bu maddeleri yeniden düzenlerken, bu mevcut statüyü de mutlaka dikkate almalarını istiyorum.
Selim Gündoğan / Dentur Avrasya İş Geliştirme Müdürü
Bu ceza uygulaması, Bodrum-Kos, Turgutreis-Kos/Kalymnos ve Küçükkuyu-Midilli hatlarında yolcu taşımacılığı yaptığımız için bizi de son derece etkiliyor. Diğer işletmeler gibi bizim için de tutanaklar tutuldu. Cezai bir durum oluşmaması için azami dikkat sarf ediyor ve tedbirler alıyoruz. Fakat kontrol etmemiz gereken o kadar çok parametre var ki, gözden kaçırdığımız hususlar olabiliyor, her personelin bunları bilmesi, kontrol etmesi kolay değil.
Cezalara örnek olarak; bir yolcu Schengen ülkeleri için aldığı vizenin kalma süresini çeşitli ülkelerde ve çeşitli tarihlerde doldurmuş olabiliyor. Sezon yoğunluğunda bu yolcunun pasaportundaki giriş ve çıkışları hesaplayarak kalış süresini kontrol etmemiz mümkün değil. Bu yolcu için ülkeye yasal olmayan yollardan gelmiş muamelesi yapılarak 5 bin Euro ceza kesiliyor. Üstelik yolcu ülkeye sokulmuyor. Sorumluğu bize verilerek gemi personelinin gözetiminde gemide bekletiliyor ve akşam aynı gemiyle Türkiye’ye geri gönderiliyor. Bu tür istenmeden yapılan hataların, yasadışı yollarla ülkeye girmeye çalışanlara uygulandığı gibi yüksek cezası olmaması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta mülteci kaçırmıyoruz. Taşıdığımız her yolcunun bilgilerini yolcu listeleriyle eksiksiz bildirerek Türk limanından çıkış yapıyor ve karşı limana yasal bir şekilde geçiyoruz.
Taşıdığımız yolcu sayısı açısından baktığımızda cezaya neden olan olayların sayısı çok düşük olsa da, ceza tutarları çok yüksek. Bu nedenle bu cezalar tahsil edilirse bu hatlarda yolcu taşımacılığının cazibesini kaybedeceğini ve sonunda yapılmasının mümkün olmayacağını düşünüyorum. Cezalarla ilgili bir diğer noktaya dikkat çekmek istiyorum. 2011’de gerçekleşen ve henüz işleme konulan cezalar var. Bunlar zamanında işleme konmuş olsaydı, işletmeler de şimdiye kadar çeşitli tedbirler geliştirmiş ve uygulamaya geçirmiş olabilirdi. Şimdi birdenbire bu kadar yüksek fatura çıkartılması doğru değil. Kuzey Ege Bölgesi Göç İdaresi temsilcisi cezaların bugüne kadar bekletilmesinin nedeninin Türk şirketlerin vergi numarası ve adreslerine ulaşılamaması olduğunu ifade ediyor. Aynı cezaları alan Yunan taşımacılık firmaları ise ‘isteseydiniz bize ulaşabilirdiniz’ diyorlar. Bu sorunun çözümüne yönelik önerimiz, gözden kaçan küçük hataların suç olmaktan çıkarılması, bugüne kadar yazılan tüm cezaların silinmesi, ilgili kanun maddesinde değişiklik yapılması ve yasal yollarla yolcu taşıyan firmalara farklı gözle bakılması ve muamele edilmesidir. Midilli Adası’nda yapılan toplantıda tüm taraflarla bir araya gelerek sorunun nedenini anlamaya ve hangi sıkıntılara yol açabileceğini ifade etmeye çalıştık. Anlaşıldığımızı düşünüyorum. İyi niyetli bu diyalogdan çok memnun kaldım. Dikkate değer oranda bir katılım vardı ve herkes yapıcıydı. Umarım sorun bir an önce çözüme kavuşur ve yolcu sayısını nasıl artıracağımıza yoğunlaşırız.
Sertaç Eraslan / Yeşil Marmaris Lines Operasyon Müdürü
Çok olumlu bir toplantıydı, en azından bir lobi, kamuoyu yaratması açısından önemliydi. İlk etapta bunu başardık, şimdi iş konuyu Atina’ya aktarmaya kaldı. Gelecek toplantıya güzel hazırlanırsak bir sonuç alacağımızı düşünüyorum.
Cengiz Cankat Özkaya / Tilos Travel
Biz Fethiye – Rodos hattında Nisan ayında başladık. Daha yeni olduğumuzdan 3 tutanakla biz de uygulamadan nasibimizi aldık. İkisi KKTC damgası yüzünden, biri de Ukrayna pasaportlarındaki bir değişiklik nedeniyle olmuş. Toplantı katılım açısından çok iyiydi. Çözüm odaklı öneriler gündeme getirildi ve konuşuldu. Ben daha çok dinlemedeydim, yaşanmış tecrübeler birer ders niteliğindeydi.
Abdullah Gür / Kuşadası Meander Turizm Sahibi
1977 senesinden beri, 41 senedir Kuşadası – Samos arasında feribot taşımacılığı yapıyoruz. Yoğunluk nedeniyle arada sırada 1 – 2 tane pasaportun gözden kaçtığı oluyor. Bunlar genelde KKTC damgası olan, vizesi bir gün sonra başlayanlar. Bazen de vize veriyorlar, 3 ay süreli ve iki girişli. Kişinin pasaportunda da damga dolu, damgalar da birbirinin içerisine girmiş. Ben şimdi o kişi iki defa giriş-çıkış yapmış mı, hangi tarihte girmiş çıkmış nasıl bulabilirim. Kuşadası’ndaki pasaport polisi bile bunlara bakmıyor, sadece aranıyor mu aranmıyor mu diye bilgisayardan kontrol edip gönderiyor. Bu seneyi hadi es geçebiliriz, geçen seneki yolcu yoğunluğu yok. Ama geçen seneki bayram yoğunluğunu bir düşünün. Turizm ofislerimiz havaalanı gibi değil, hayli küçük. Bir anda 300-500 kişi sıraya giriyor. Bilet ve check-in yoğunluğu arasında ister istemez hızlı işlem yapmaya çalışıyorsunuz, çünkü yolcu anında söylenmeye, şikayete başlıyor. İnsan unsuru nihayetinde, arada gözden bir şeyler kaçabiliyor. Ondan sonra bu yolcu karşı tarafa gittiği zaman da, aman efendim bu nasıl geldi. Yolcuyu tekneye oturtuyorlar, akşam dönüş saatine kadar bekletiyorlar. 3 – 5 gün sonra bize yazıyorlar, ‘Bu yolcuyu sen bize neden gönderdin, bununla ilgili savunmanı yap’. Bu bilerek yaptığımız bir şey değil, gözden kaçmış, insan unsurudur vs. ama karşı taraftan ses seda yok. Sonuçta toplandı, hepsi birikti. Şu an hepimizde aynı şekilde tutanak olduğu için hep beraber hareket ediyoruz. İlgili dışişleri, ulaştırma bakanlıklarına, İzmir Yunan Başkonsolosluğu’na ve Deniz Ticaret Odası’na konuyu bildirdik. Ama arkasından ilk önce arkadaşlarımızdan bir tanesine 75 bin Euro, diğerine 150 bin Euro ceza geldi. Geçtiğimiz yıllara bakacak olursak özellikle şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Ege çanağında iş yapan, denizde yüzen bayrak sayısı bakımından kırmız/beyaz daha fazla oldu. Biraz da bu açıdan bakmak lazım. Midilli’deki toplantıdan biraz ufak bir umut çıktı diyebilirim.
Ali Jale / Jalem Tur yöneticisi, kaptan
Kendi sektörümüz için bence çok önemli ve çok olumlu bir toplantıydı. Türk kıyılarından Yunan adalarında çalışan feribot sahiplerinin, yetkililerinin hepsi eksiksiz bir araya geldi. 14 firma ve toplamda 40’a yakın gemi temsil edildi. Bu firma sahip ve temsilcileri Midilli adasında Yunan muhataplarıyla bir araya geldiler. Yunan ticaret odası başkanları, bölge valilikleri, ulaştırma bakanlığı görevlileri ve milletvekilleri hazır bulundu. Türk vatandaşlarına uygulanan deportlarla (sınırdışı etmek) ilgili gemi firmalarına, Yunanistan’daki resmi acentelerine ve gemi sahiplerine bir ceza uygulaması şu anda gündemde. Bu cezaların aslında turizm kapsamında olmayıp, tamamen mülteci yasası ile ilgili bir ceza olduğunu anlatmaya çalıştık. Kaldı ki zaten yasa da çok açık bir şekilde mültecilerle ilgili ve Yunanistan’a geçiş evrakları olmayan kişilere uygulanmasını öngörüyor. Onlar da konuyu gayet iyi anladılar ve biliyorlar. Bakanlık yetkililerinin de durumu çok iyi anladığını gördük. Ben çok kısa bir süre içinde çok olumlu bir sonuç alınacağını düşünüyorum. Kaldı ki daha öncesinde de çok umutsuz değildim. Çünkü yasayı her tarafından okuyorum ve hiçbir tarafından aslında bizi bağlayan bir durumun olmadığını görüyorum. Aslında gerçekleri de söylemek gerekirse, bu konunun tamamen ülkelerimiz arasındaki ilişkileri göz önünde bulundurarak Yunan makamlarının almış olduğu bir karar olduğunu düşünüyorum. Çünkü 2011 yılı hatta daha önceden beri deportlar, geri dönüşler yaşıyoruz. Niye 2018 yılına kadar karşımıza hiç böyle bir şey çıkmadı da, 4 – 5 ay öncesinden başlayarak önümüze bu cezalar ya da yaptırımlar ortaya çıktı diye düşünmemek elde değil. Böyle düşündüğüm zaman da, direkt ülkeler arasındaki ilişkilere bağlıyorum. Ama şundan dolayı aslında çok umutluyum. Bugünkü toplantı ortak bir refleks vermek açısından çok önemliydi ama son 1 – 1.5 aydır Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde, politik ilişkilerde de çok ciddi bir iyileşme olduğunu görüyoruz. Oysa geçtiğimiz kış Türkiye – Yunanistan arasındaki diplomatik ilişkilerden dolayı, feribot firmalar olarak çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Şimdi çok ciddi iyileşmeler olduğunu, karşı tarafın yaklaşımın bize doğru olumlu yönde değiştiğini gördüğümüzden dolayı ben son derece umutluyum, beklentim yüksek. Çok kısa zamanda bu cezalarla ilgili problemin ortadan kalkacağını düşünüyorum.
Bu cezalarla ilgili yaptırımlar söz konusu olduktan sonra pasaportlardaki kontrole ekstra özen göstermeye çalışıyoruz. Özellikle bu iş için de bir görevli atıyoruz. Hem yolcunun vizesini, hem pasaport süresini, hem de KKTC damgasını kontrol ediliyor. Bileti kesip yolcuyu listeye ekliyoruz. Listeyi Ayvalık gümrük yetkililerine ve pasaport polisine teslim ediyoruz. Yolcu gümrüğe geldiğinde bu defa Pasaport Polisi vizeye, pasaportun süresine, GBT’sine ve KKTC damgasına bakıyor. Akabinde gemiye girerken gemi ya da acente personeli tekrar pasaportu istiyor. Artık yolcu da ‘Bu nedir?’ diyor. TC anayasasında çok net bir kural var. Her insanın seyahat özgürlüğü vardır. Seyahat özgürlüğü gizli kalmalıdır. Bu sefer yolcu şöyle düşünmeye başlıyor; ‘Siz bizi fişliyor musunuz? Benim pasaportuma niye 3 kez bakıyorsunuz?’ ve artık göstermek de istemiyor. Bu konuda çok direten yolcular da var. Diğer taraftan bize uygulanmak istenen cezai yaptırımın dayandırıldığı yasanın bir maddesinde, ‘Buraya gelen yolcuya azami kontrolü yapan acenteye herhangi bir ceza uygulanmayacaktır’ diyor. Daha ne kadar azami kontrol yapılabilir? Yunan otoritesi de bunu biliyor, gelip giderken görüyorlar zaten. Bu durumu mutlaka dikkate almalarını istiyoruz. Ben çok umutluyum, durumun kesinlikle çözüleceğine inanıyorum.
Okan Kahraman / Kahramanlar Turizm Acentesi sahibi
Midilli’de çok güzel şeyler oldu. Her şeyden önce feribotçuların birlikte hareket etmesi çok önemliydi. Biz Kaş – Meis arası çalışıyoruz. Kaş’tan Ayvalık’a kadar bütün feribot sahipleri birlik beraberlik içinde en ufak bir problemde bir araya gelip, çözmek için her türlü birime, kuruma, ilgili makama gidip, hakkını arayabilecek şekilde bir araya geliyor. Midilli’deki toplantı da bunu kanıtlamış oldu. Oradaki insanlar da bu birlikteliği gördü. Geçmişse yönelik cezaların kalkacağını düşünüyorum, toplantıdaki konuşmalar da onu gösterdi zaten. Bu işi Türk tarafının çok ciddiye alındığının farkındalar. Bir milyon kişi çok ciddi bir rakam, adalara gelmeyecek olmasını düşünsenize. O yüzden geriye adım atacaklar. Kesinlikle ve kesinlikle olumlu biri sonuç alacağız.
Fethi Kemal Öztürk / Meis Expres Yönetim Kurulu Üyesi
Nüfusu 500 olan bir adaya (Meis Adası / Kastellorizo) Kaş’tan iki firma ve yatlarla yılda yaklaşık 30 bin turist geçiyor. Bunun göz önüne alınarak bu hesapların yapılması lazım. Bu toplantıda bu kadar gemi sahibi ve acenteyi bir araya getirmek inanılmaz bir şey oldu. Umarız bunun karşılığını düzgün bir şekilde alırız. Ben olumlu düşünüyorum. Belki şu ana kadar kesilmiş cezalar geri dönmeyebilir ama en azından bundan sonra kesilecek cezaları engelleyebiliriz. Çünkü birçok ülkede bu böyle. Bir ceza söz konusu ise, siz itiraz da etmiş olsanız önce kesilen cezayı yatıracaksınız. Bize de 15 bin TL haksız bir ceza kesilmişti. Ödedik ve dava açtık, iki yıl sonra davayı kazanınca 15 bin TL vergi matrahımızdan düşüldü. Yani bizde de oluyor. Bana göre bu kesilen ve işleme konulan bu cezaların iptali kesinlikle mümkün değildir. Ama itiraz davaları açılıp yatırılan paralar ileride mahsup edilecektir diye düşünüyorum. Çünkü Yunan hükümetinin de bu uygulamalarda hataları, eksikleri var. Örneğin her adada farklı uygulamalar sözkonusu. Farklı maddeden işlem yapılmış. Örneğin KKTC damgalı Türk pasaportluların ülkeye giriş yasağı kanunla düzenlenmemiş. Bakanlık kapılara genelge göndermiş, pasaport polisi de onu uyguluyor. Bırakın Alman’ı Fransız’ı, Schengen vizesi olan herhangi bir ülkenin vatandaşı pasaportunda KKTC damgası olsa da giriş yapabiliyor. Tamamen keyfi bir uygulama. Nasıl ki pasaportunda İsrail damgası olan kim olursa olsun İran’a giremiyorsa, aynı şekilde Yunanistan’ın tanımadığı bir ülke damgası kimde olursa olsun almamalı değil mi? Ama uygulama sadece Türk vatandaşları için ve görüldüğü üzere sonuçları anlamsız bir şekilde Türk feribotçulara kadar dayanabiliyor.
Eşref Jale / Jalem Tur sahibi
36 yıl önce Ayvalık-Midilli arasında seferlere başladık. Hep böyle güzel şeyleri görmek istiyordum. Hiçbir şeyin geç olduğuna ve geç başladığına da inanmıyorum. Yan yana kardeş gibi olduğumuz ve bir konuyu burada kardeş gibi tartıştığımız için mutluyum.
Ahmet Jale / Jale Tur yöneticisi
Umarım bu sorun bu toplantıyla sonrasında çözülür. Bu cezalarla gemi işletmeciliği yapmak mümkün değil. Sonuçta adalar turizmine katkı koyuyoruz, bunu göz önünde bulundurmaları bile kesilmek istenen cezaların iptal edilmesi için yeterli bir gerekçe.
Öztürk Turan / Ayvalık Meis Turizm Seyahat acentesi sahibi
Toplantıda yaklaşımlar çok iyiydi. Yasanın yanlış uygulanmak istendiği, bu durumun Yunanistan ekonomisine büyük bir zarar vereceği vurgulandı. “Türklerin buraya gelmesiyle biz para kazanıyoruz, niye ceza kesiyoruz” diye kendi aralarında da görüşmeleri oldu. Açık açık bizim yanımızda yer aldıklarını söylediler. Bizim gemi firmaları adına konuşan arkadaşımıza destek verdiler. İnanıyorum ki bundan sonraki gelişmeler daha da iyi olacak, mutlaka da olmalı. Çünkü hem birbirimize en yakın olduğumuz için, hem turizm açısından, hem de kültür ve kazanç bakımından iyi bir yerdeyiz.