İzmir’i ve haliyle Çeşme’yi de dizayn eden Tuncay Özkan’ın asıl amacının CHP’ye seçimi kaybettirmek olduğuna ben artık kesin inandım..
İzmir kaybedilecek, Kılıçdaroğlu gidecek, bu Allah’ın ithali de partiye genel başkan olacak, hesap bu..
Şöyle bir bakıyorum, aday göstertip ortaya saldığı Bay Ego seçimi kaybetmek için elinden ne geliyorsa yapıyor.
*****
Dün yine bir haber geçildi, hem de fotoğraflarda Paşa Limanı’ndaki toplantıda olmayan kalabağı nasıl gizleriz derdine düşerek.
Tunç Soyer geldiğinde 600-700 kişiyi ‘bini aşkın’ diyerek, Ilıca’daki gecede 100 kişiyi bulmayan topluluğu, ‘yüzlerce’ diye nitelendirerek verenlerler, nedense Paşa Limanı’nda kaç kişilik katılım olduğu konusuna girmemişler.
Oysa 2014’te Paşa Limanı Venüs Tatil Sitesi’de bin kişiden fazla insan vardı CHP toplantısında, şimdi 100 kişi toplanmıyor.
Tunç Soyer’le belediye önünden Yağhaneler Meydanı’na yürüyor CHP’liler, insanlar sırtını dönüyor, oturduğu yerden kalkmıyor..
Aferin Tuncay Özkan’a, çok güzel dizayn ettin Çeşme’yi..
*****
Durum böyle olunca da panikledi Bay Ego.
Panikledikçe de saçmalamaya başladı.
Paşa Limanı’nda “İktidara gelmeden projemiz gerçek oldu” demiş, Devlet Hastanesi’nin 75 yatak kapasitesinde B Grubu hastanesine yükseltimesi konusunda..
Neymiş Bay Ego Belediye Sağlık Polikliniği kuracakmış da, 2 Kardiyolog çalıştıracakmış da, iktidar da paniklemiş hastaneyi 75 yataklı yapcakmışmış..
Size bir şey diyeyim mi CHP’liler, bu adam sizi de, bizi de, tüm Çeşmelileri de aptal yerine koyuyor, aptal muamelesi yapıyor.
Öyle kolay mı bir hastanenin bir üst kategoriye yükseltilmesi, birkaç günde olacak iş mi?
Bunu Tuncay Özkan dizaynı Bay Ego bilmez mi?
Bal gibi bilir bilmesine de, ‘acaba söylediklerime inandıracak birkaç enayi bulabilir miyim’ diye herkesin gözünün içine baka baka, ‘Benim projem iktidara gelmeden hayata geçti’ safsatasını dile getirebilir.
Sizi resmen enayi yerine koymuş bu Bay Ego sevgili Paşa Limanı sakinleri..
Yetmemiş, ‘Dur bir de bunu basın bülteni yoluyla duyurayım, belki bana inanacak birkaç enayi daha çıkar’ hesabına yatmış..
Aferin Tuncay Özkan’a, adamı konuştukça CHP’liler ‘Biz ne suç işledik de, bize böyle bir aday layık görüldü’ diyor artık, hem de yüksek sesle..
Nitekim konuyla ilgili iktidar partisi kanadı tarih vererek, hastanenin 75 yataklı olması yazısının 8 ay önce 25 Temmuz 2018’de bakanlığa gittiğini açıkladı..
Bu konuyla ilgili bazı detaylara da birazdan değineceğim..
*****
Çok erken yoruldu Bay Ego, çok erken..
Tık nefes oldu, ne yapacağını şaşırdı..
Şöyle bir baktım seçim çalışmaları adı altında yapmaya çalıştığı etkinliklere, kocaman bir sıfır.
Konuştukça saçmaladığı yetmiyormuş gibi, işi bir de sahne gösterilerine döktü..
Nerede 2014’teki binlerin gönüllü olarak, hevesle, istekle katıldıkları parti çalışmaları..
Nerede şimdiki 50-60 kişilerle, 100 kişilerle kotarmaya çalıştıkları kişiliksiz ve etkisiz, cılız mı cılız gösteriler..
Vallahi soytarı gösterilerinde bile bir kalite vardır, ama bunun sahnede maymun gibi zıplamaları, bir başka gece müzik eşliğinde dansöz gibi kıvırtmalarını izlettirdiklerinde ben utandım..
*****
Sen son 20 yıldır Çeşme’yi aralıksız yöneten bir partinin belediye başkan adayı değil misin?
Böyle yaparak oy devşireceğini mi sanıyorsun?
Yani başka birileri bu hareketleri yapsa, hiç utanmam şöyle sorardım:
“Hayrola hemşerim sen üçüncü sınıf taşra panayırı ibişi misin? Ya da bir çadır sirkinin şaklaban meddahı mı? Nesin sen?”
Ama CHP adayına sormamam, utanırım.
Sadece CHP değil, başka bir parti adayı da yapmış olsa soramazdım bu soruyu..
Yahu sonuçta Çeşme’yi yönetecek bu kişi, nasıl sorayım?
Böyle seçim kazanıldığı nerede görülmüş?
*****
Ama etme bulma dünyası bu.
Sen koskoca partinin Kadın Kolları ile Gençlik Kolları’nı Tuncay Abi’n doğrultusunda hallaç pamuğu gibi atarsan, günü geldiğinde işte böyle etrafında kimse olmaz, o gün geldi çattı işte..
Artık ağzınla kuş tutsan 2014 kalabalıklarının 10 da birini göremezsin.
Bir partinin atom karıncalarıdır Kadın ve Gençlik Kolları, partiyi sırtlarında taşıyan hamallarıdır üyeleri de.
Ama Tuncay Abi’n kulağına fısıldamayı unutmuş olmalı ki, sen kırdın geçirdin, tam da bu seçim döneminde partin için, senin için koşuşturacak ordunun en önemli taburlarını.
Şimdi bedel ödeme zamanı..
*****
Oysa en büyük rakibin çok deneyimli, dördüncü kez çıkıyor kantara.
Nefes tekniği de çok iyi Mustafa Cenger’in..
Bir defa çok sakin, hep gülümseyerek konuşuyor, kimseyi ürkütmemeye çalışıyor.
Bu defa “Çeşme Kazansın” diyor, “Tüm Çeşmelilerin oyuna talibim” diyor.
Tüm enerjisini son 10 güne sakladığını tahmin ediyorum..
Esen Fatma Kabadayı da akıl süzgecinden geçirmiş projelerini.
Anlatırken inandırıcı bir ton ve sakin bir dil kullanıyor.
Kim söyledi anımsamıyorum, bir dost “Bu kızı dinleyen CHPli’nin aklı karışır, hele bu Tuncay Özkan dizaynından sonra partisinden soğur” demişti.
Esen Fatma da biliyor ki kavgacı, şirret bir yönteme seçmen prim vermeyecek.
Aferin kendisine, her geçen gün yıldızı daha da parlıyor.
İsim veremem ama CHP’de çok ağır topların oylarını şimdiden hanesine yazdırmayı başardı, ki bu nezih insanlar dost meclislerinde, arkadaş sohbetlerinde Esen Fatma’ya çalışıyorlar..
300-500 oyu geçemez diyenler, şimdi 3 bin-5 bin oy alır demeye başladı.
Seçim günü yaklaştıkça, ‘Bu seçimi Esen Fatma kızımız alacak’ sözünü daha fazla duyacak olursanız şaşırmayın, benden söylemesi..
*****
Ya Bay Ego?
İtici bir sesle ve ellerini, kollarını sallayarak, “O ampülün arkasına saklanmayın, yine sandığa gömüleceksiniz” diye bas bas bağırıyor.
Aslında bağırmıyor, başka bir şey yapıyor da, benzetme yapayım derken, hayvanlara hakaret olacağından diyemiyorum o tabiri..
Peki bunun akıl daneleri yok mu?
Örneğin Tuncay Abi’si niye müdahale etmiyor?
“Kardeşim bağırıp çağırma, insanları azarlar gibi konuşma” demiyorlar mı?
Diyelim ki, girdin bir kahvehaneye, orada seni dinleyenler arasında Cumhur İttifakı adayına oy verip vermeme konusunda kararsız biri var.
Olur ya, Mustafa’ya kırgındır ya da MHP ile sorunu vardır, bilemedin meclis adayları listesindeki isimler kanına dokunmuştur vs. vs.
Sen bağıra çağıra, hem de el kol haraketleriyle (Arkadaş basına geçtikleri fotoların yarısından fazlasında höykürürken ve eller abuk sabuk sallanırken görünüyor), o kişinin partisini sandığa gömmekten bahsedersen, o da gider gönül rahatlığıyla oyunu kendi adayına verir..
Bunu düşünmek için ÜNİVERSİTE mezunu olmaya gerek yok ki..
Eğitim durumunun İLK ya da ORTA olması da yeter.
Hatta cahil olsan bile bunu düşünebilmelisin, velev ki zır cahil değilsen..
*****
Bak şimdi laf lafı açıyor.
Cehalet çok kötü bir şey de, bunun farkındaysan ve ulu orta konuşmuyorsan pek mahsuru yok, bir yere kadar saklayabilirsin de..
Ama Çeşme’nin belediye başkanlığına talipsen, yarım yamalak bilgilerinle konuşmayacaksın.
Önce neyin ne olduğunu iyi öğrenecek, öyle konuşacaksın..
Yoksa alimallah cehaletin suratına vurulur, yandaşların da, sana oy verecek partililerin de mahçup olur, yüzleri kızarır..
Bir konuşmasında, “Belediye olarak açacağımız Sağlık Polikliniği’nde 2 adet Kardiyolog çalıştırarak, Çeşme’nin en önemli sağlık sorununu çözmeye çalışacağız. Sağlık Polikliniğimiz, hastanemizde olmayan dallarda sağlık sorunlarını çözmek için hizmetinizde olacak” deyiverdi bu zat.
Oysa cehaletini biraz dizginleyebilse ve ahkam kesmeden önce araştırsaydı, Türkiye’nin tek belediye hastanesinin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi olduğunu, bunun da asırlık bir sağlık kuruluşu olması hasebiyle şimdilik faaliyet gösterdiğini bilirdi.
Sağlık polikliniğinde Kardiyoloji bölümü kuracakmış da, hastanemizde olmayan dallarda hizmet verecekmiş de..
Yani Sağlık Polikliniği dediği resmen Belediye Hastanesi..
Hastanemizde şimdilik olmayan hizmetlerden bazılarını ben size sayıvereyim mi?
Beyin Cerrahisi, Nöroloji, Patoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Göğüs Hastalıkları..
Kardiyoloji’nin yanına bunları da koyarsan, karşına öyle rakam çıkar ki, dudağın uçuklar, belediyenin bütçesi yetmez..
Sen sallayıp duruyorsun anladık, ama Çeşmeli’yi de aptal mı sanıyorsun?
Bir seçim vaadi bu kadar mı gerçeklerden uzak, pespaye olur?
Kent Konseyi’nde söylediğin senin şu sözlerinle, “Çeşme halkı bu numarayı yemez.”
Yeri gelmişken burada bir bilgilendirme daha yapayım sevgili okur..
Bakmayın siz bu halk yardakçısının (Bkz TDK: Popülist) ‘Şunu yapacağım, bunu yapacağım’ vaatlerine, atıp tutmalarına..
1 Nisan’dan itibaren belediyelerin işleri daha da zor olacak.
Belediyeler maaş ödemelerinden, gerçekleştirmek istediği projelerin finansmanına kadar Maliye Bakanlığı’ndan onay almak durumunda..
Yaşı tutanlar anımsayacaktır.
Turgut Özal bir yerel seçim kampanyasında; bir sandalye oturtulmuş, ayaklarından boynuna kadar urganla bağlanmış ve resim altına ‘Böyle bir belediye başkanı ister misiniz?’ diye yazılmış bir afiş kullanmıştı.
Ego belediye başkanı olacak da, vaadlerinde yer alan gerekli gereksiz, mantık dışı bir sürü projeyi gerçekleştirecek öyle mi?
İsmet İnönü’nün lafıyla: “Hadi canım sen de..”
*****
Biliyorsunuz, Tunç Soyer’e hitaben kaleme aldığım bir önceki yazımda, Ekrem Oran’ın bir MASON olduğunu, benim de hayatta bir MASON’a oy vermeyeceğimi yazmıştım.
İstedim ki itiraz etsin, ben de çıkıp bir güzel savunmamı yapayım.
Ama tık yok..
Tıpkı ÜNİVERSİTE DİPLOMASI gibi.
Kaç defa yazdım köşe yazılarımda; “Varsa eğer üniversite diploman, koyarsın gazetenin birinci sayfasına kapı gibi, Faik Bey de mahçup olur” dedim.
Ne oldu sonuçta..
İlçe Seçim Kurulu’na verilen evrakta, ‘ÖĞRENİM DURUMU: ORTA’ yazıyor. Hani Faik Bey’e Boğaziçi mezunu olduğunu söylemiştin.
İnsan biraz utanır, MYK ve PM kararlarının ardından Genel Merkez’den çıkan evrakta bile (ki onuda yayınladık) ÜNİVERSİTE yazıyordu eğitim durumun..
Atasözümüzdür: Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Değdi mi, kendin hakkında bu kadar spekülasyon yaptırmaya.
Geçenlerde akil bir CHP’li bu durum üzerine, “Ben bu adamın Saint Joseph diploması olduğuna da inanmıyorum artık. Belki bir yıl falan gitmiştir ama bitiremeyip diplomayı da başka okuldan almıştır” dedi.
Bir kez insanların güvenini sarstın Bay Ego, bundan sonra olacaklardan da tamamen sen sorumlusun, seçilemediğin takdirde suçu hiç başka yerlerde arama..
Ne der atasözü: Kendi düşen ağlamaz..
*****
Evet Bay Ego, doğrusunu senden öğrenmek için direkt soruyorum bu kez: Sen MASON musun?
Bu defa ÜNİVERSİTE hikayesine dönmesin ama..
Çünkü bu soruyu sen yanıtlayıncaya kadar da yazılarımda sormaya devam edeceğim: MASON musun sen?
Benim bir oyum var ama çok değerlidir, onu bir MASON’a kaptırmam.
Bir MASON’un belediye başkanı olarak yaşadığım şehri yönetmesini hayatta istemem..
Yasal dernekleri çatısı altında ne tür faaliyetler yaparsa yapsınlar, bizi hiç ilgilendirmez, yeter ki Çeşme’yi yönetmeye kalkmasınlar..
Soruma yanıt vermezsen, bir başka yazımda manşetten soracağım MASON olup olmadığını, haberin olsun..
*****
Şimdi bir başka sorum daha olacak?
Aslında soru benim aklıma gelmemişti, çünkü ihtimal vermemiştim.
70’ine merdiven dayamış 50 yıldır CHP’li bir abimiz dedi ki: “Yahu bu Şantiye Evleri ne ballı börek bir yer olmalı ki, adam belediye başkan adayı oldu ama kooperatif başkanlığını bırakmıyor. Biz Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı’nı bırakması için neler yaptık, bizim aday yattı kulağının üzerine bir türlü kooperatif başkanlığını bırakmıyor. Sanki başka adam kalmadı yönetecek.”
“Emin misin Abi Kooperatif Başkanlığı’ndan ayrılmadığına, hiç etik değil neden bırakmasın ki?” dedim.
“Bırakmaz niye biliyor musun? Şantiye Evleri sakinlerinin çoğunluğu yaşlı insanlar, bu da gidiyor ellerini öpüyor, şirin görünüyor. Bu insanların parayla pulla da işleri olmaz. Oradaki onca dükkan, otopark, kiralık/satılık işleri derken düşünsene ortadaki rantı. Hani bu adam ilçe başkanı olurken, milletvekilliğine talip olacağını etrafa yaymıştı ya? Tamamen yalan, milletvekili olsa alacağı maaş ne bileyim 20 bin lira. Bence bu paraya tenezül etmezdi, nitekim 24 Haziran seçimlerinde de milletvekilliğine aday olmadı. Bir yalanının mumu daha yatsıya kadar değil ama 24 Haziran’a kadar yanmış oldu. Şimdi de seçim vaatlerinden biri günübirlik tesisler yapmak. Duyduk ki, Şantiye Evleri’nin otoparkına Fastfoot Center gibi bir şey yapmayı planlıyormuş. Demek ki otoparktan yeteri kadar kazanamıyorlar. Ilıca Halk Plajı’nda da büfeler olmayacakmış (Manisalılar Derneği toplantısında plajda karpuz, kavunu kesilmesinin, mangal yakılmasının plaj zabıtalarınca denetleneceğini söyledi). İnsanlar 120-130 metre mesafedeki bu devasa otopark alanındaki fastfootçulara gidip yiyecek/içecek ihtiyacını karşılamak zorunda kalacakmış. Normali bu işin ne biliyor musun? Hani Shell Benzin istasyonlarında vakumlu ambalajlarda satılan türden sandviç ile meşrubat için mini büfeler koyarsın, plaj da tertemiz kalır. Halkçı bir belediye bunu yapar. Ama rant peşinde olursan sineğin yağını hesaplarsın. Bana kalırsa işte bu nedenlerden bırakmıyor Şantiye Evleri Kooperatifi başkanlığını. Bana inanmıyorsan, sor o zaman kendisine, bırakmış mı bakalım başkanlığı?”
*****
Rica büyük yerden, elçiye de zeval olmaz.
Bay Ego ikinci sorumu soruyorum: “Sen hala Şantiye Evleri’nin kooperatifinin başkanı mısın? 70 yaşına gelmiş bu CHP’li abimizin söylediklerinin gerçeklik payı nedir?”
Ben kamuoyu adına soruyorum, sen de kamu yönetimine talip biri olarak hiç kıvırmadan yanıt verirsen memnun olur, dediklerini anında yayınlarım..”
*****
Bir de ufak anımsatma..
“Seçimlere kadar daha kaç yazı yazacak ki?” deme sakın.
Gerekirse günaşırı yazar, Çeşmeli vatandaşları uyarmayı ihmal etmem..
Gerisi sana kalmış.
Daha neler yazacağım bir bilsen..
Örneğin Mustafa Cenger ile Esen Fatma Kabadayı’nın anında imzaladığı Alaçatı Turizm Derneği bildirgesi için önce “İmzalamam” dediğini, toplantıda “Meclis adaylarımla bir görüşeyim” dediğini, birkaç gün sonra da kendilerini arayıp lütfedermiş gibi, “İmzaladım, aldırtabilirsin” dediğini (Bu ne küstahlıktır, seçim araçları bütün gün vızır vızır turluyor, sen gönderiversen ne olur? Cin olmadan adam çarpmak durumu yani, pes artık) yazacağım ve arkasından da soracağım: “Meclis adayları yerine Tuncay Abi’ne sormuş olmayasın?”
O kadar çok malzeme veriyorsun ki, daha yazacak neler neler var Bay Ego.
Bu işler öyle Ankara’dan dizayn edilmekle olmuyor.
Yanıtlarını merakla bekliyorum..